İş Sağlığı ve Güvenliği Nedir?
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tanımlarına göre iş sağlığı ‘bütün mesleklerde çalışanların bedensel, ruhsal ve sosyal yönden iyilik hallerinin en üstün düzeyde tutulması, sürdürülmesi ve geliştirilmesi çalışmalarından oluşur. iş güvenliği ise çalışanların iş ve işyerinde karşılaştıkları tehlikelerin ortadan kaldırılması mümkün olmasa da azaltılması için getirilmiş yükümlülüklere ait teknik kuralların bütününü ifade eder.
İş Sağlığı ve Güvenliğinin Temel Amacı Nedir?
İş sağlığı ve güvenliğinin amacını üç başlık altında toplamak mümkündür.
- Çalışanların korunması, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı meydana getirmek.
- Çalışanları çalışma ortamından kaynaklanan sağlık ve güvenlik risklerine karşı korumak.
- Kazalara yol açabilecek etkenleri önceden tespit edip gerekli önlemleri alarak, oluşabilecek direk ve dolaylı zarar ve ödemeleri önlemek.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kimlerin Görevidir?
Devlet: İş sağlığı ve güvenliğinden başta sorumlu kişi bizzat devlettir. Devlet iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasa, mevzuat ve yönetmeliklerin çıkarılmasını ve uygulanmasını sağlamakla yükümlüdür. Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği konuları ile genel anlamda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ilgilenir.
İşveren: İşverenler ve işveren temsilcileri işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, ihtiyaç duyulabilecek araç ve gereçleri eksiksiz bulundurmak zorundadırlar.
İşveren veya işveren temsilcisi görevini tam anlamıyla yerine getirebilmek amacıyla profesyonel destek alır. İSG profesyonellerinin desteği ile işyerlerinde gerekli önlemlerin alınması sağlanır.
İSG Profesyonellerini; iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve işyeri hemşiresi olarak belirtebiliriz.
İşçiler: iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla görevlidirler. İşçiler alınan tedbirlere, iş sağlığı ve güvenliği usullerine ve talimatlarına zorundadırlar.
İşçiler, davranış ve kusurlarından dolayı, kendilerinin ve diğer bireylerin sağlık ve güvenliğinin olumsuz etkilenmemesi için azami dikkati göstermeli ve görevlerini, işveren tarafından kendilerine verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yapmalıdırlar.
Ülkemizde İş Sağlığı ve Güvenliğinin Serüveni
Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliğinin tarihsel gelişimi Avrupa ile aynı dönemde gerçekleşmemiştir. Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliğinin tarihsel gelişimini, Cumhuriyet’ten önceki dönem ve Cumhuriyet dönemi şeklinde iki başlık altında inceleyebiliriz. Cumhuriyet’ten Önceki Dönem Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliğinin tarihsel gelişiminde Cumhuriyet’ten önceki dönemi, Tanzimat’tan önceki dönem ve Tanzimat ve Meşrutiyet dönemi olarak kendi içinde ikiye ayırabiliriz.
Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliğinin tarihsel gelişimini aşağıdaki şekilde ikiye ayırabiliriz:
- Cumhuriyet’ten önceki dönem,
- Tanzimat’tan önceki dönem,
- Tanzimat ve Meşrutiyet dönemi,
- Cumhuriyet dönemi.2
İş sağlığı ve güvenliği alanında ilk düzenlemeler “Tanzimat Dönemi” nde başlamıştır. İşçilerin en yoğun olarak çalıştıkları alanın kömür madenleri olması nedeniyle yapılan ilk düzenlemeler bu alana yöneliktir. Bu dönemde yapılan ilk düzenleme, 1865 tarihli “Dilaver Paşa Nizamnamesi”dir. Bu Nizamname, padişahın onayından geçmemekle birlikte Ereğli Kömür Havzası’nda uygulanmıştır.
1869 tarihli Maadin Nizamnamesi, iş güvenliği ile ilgili kurallara “ Dilaver Paşa Nizamnamesi” ne göre daha fazla yer vermiş, Dilaver Paşa Nizamnamesi’nin eksiklerini tamamlamıştır.
Türkiye’nin ilk medeni kanunu olan Mecelle’de, iş sağlığı ve güvenliği alanında işçinin, işverenin kusuruyla zarara uğraması halinde işverene bu zararı tazmin yükümlülüğü getirilmiştir. Ayrıca, ücretlerin ayni olarak ödenmesi yasaklanmış, günlük çalışma süresinin gün doğuşundan gün batışına kadar uzayabileceği ve işçinin çalışmaya hazır halde bulunması halinde ücrete hak kazanacağı düzenlenmiştir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Cumhuriyet Dönemi Türkiye’de gerçek anlamda sanayileşme hareketinin Cumhuriyet döneminde başlamış olması nedeniyle iş sağlığı ve güvenliği alanında düzenlemeler asıl bu dönemde yapılmıştır.
1921 yılında çıkarılan “Ereğli Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun” ile madenlerde 18 yaşından küçük olanların çalıştırılması yasaklanmış, günlük çalışma süresi 8 saatle sınırlandırılmış, 8 saatten fazla çalışılması halinde iki kat fazla ücret ödenmesi ve bu çalışmanın tarafların rızasıyla yapılması düzenlenmiştir.
1924 yılında çıkarılan ı Hafta Tatili Kanunu, 1935’te çıkarılan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. 1926 yılında çıkarılan Borçlar Kanunu’nda, işverenlerin işçiyi gözetme borçlarına ve işverenlerin iş kazası ve meslek hastalığından doğan hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümler yer almaktaydı. 2011 senesinde ise ı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiştir. 1930 yılında çıkarılmış olan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda, çalışma hayatında kadınların ve çocukların korunması, en az 50 işçi çalıştıran işyerlerinde hekim bulundurma zorunluluğu, belirli büyüklükteki işyerlerinde revir ya da hastane yapılması yükümlülüğüne ilişkin hükümler bulunmaktadır.
Cumhuriyet Dönemi ve öncesinde iş sağlığı ve güvenliği alanında yukarıda belirttiğimiz gelişmelerle birlikte birçok olumlu gelişme yaşanmıştır. Yalnız göz ardı edilmeyecek bir durum var ki o da ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği alanında “milat” kabul etmemiz gereken 6331 sayılı kanundur.
6331 Sayılı Kanun ve İş Sağlığı ve Güvenliği Alanına Katkıları
20.06.2012 tarihinde kabul edilen 30.06.2012 tarihinde de Resmi Gazete’de yayımlanan “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” ile işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemektir.
6331 sayılı kanunun en önemli noktası; bu alanda çıkarılan en düzenli ve kapsamlı kanun olmasıdır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun uygulanmasında; sorumlu bakanlığının Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı( kanun maddesindeki orijinal haliyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı) olduğu belirtilmekle beraber, iş sağlığı ve güvenliği alanıyla ilgili kişi, kurum, kavram ve görevlerin tanımları açıkça belirtilmiştir.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile ilgili kişi ve kurumların görev ve sorumlulukları da geniş anlamda ele alınmıştır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun işyerlerinin tehlike sınıflarına göre ayrılması ve hangi işyerinin hangi tehlike sınıfında yer alacağı konusuna da açıklık getirmiştir.
İş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri olarak adlandırabileceğimiz ve İSG profesyonelleri olarak da sıkça karşılaştığımız;
İş güvenliği uzmanlığının tanımı, kimlerin iş güvenliği uzmanı olabileceği, tehlike sınıflarına göre istihdam edilmeleri, görev ve sorumlulukları
İşyeri hekimliğinin tanımı, kimlerin işyeri hekimi olabileceği, işyeri hekimlerinin görev ve sorumlulukları
İşyeri hemşireliğinin tanımı, kimlerin işyeri hemşiresi olarak görev alabileceği, işyeri hemşirelerinin görev ve sorumlulukları da asıl konumuz olan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun içinde yer alır.
Özetle: Topraklarımızda demokrasi ve batılılaşmanın hız kazandığı “ Tanzimat Dönemi” ile birlikte iş sağlığı ve güvenliği alanında ilk adımlar atılmış, Cumhuriyet’in ilanının ardından sanayileşme ve insan haklarına verilen değerin artması doğrultusunda iş sağlığı ve güvenliğine birçok kanun içinde yer verilmiştir. Bu da ülkemizde işçi halkın hak ve hukukunun korunmasında önemli rol oynamıştır.
20.6.2012 tarihinde kabul edilen ve 30.6.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile “iş sağlığı ve güvenliği” ilk kez başlı başına bir kanun maddesi olarak karşımıza çıkmıştır. 6331 sayılı kanun ile “Sanayi Devriminden” bu yana iş sağlığı ve güvenliği alanında Avrupa ile aramızda olan mesafe oldukça daralmaya başlamıştır. Aynı zamanda Avrupa Birliği uyum yasaları konusunda da ülkemiz önemli bir adım atmıştır.